Film Tavsiyesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Film Tavsiyesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
13.03.2013
..: Across The Universe (2007) :..
Gerçekle masalın birleştiği ince çizgide Beatles'ın 33 şarkısından bir aşk hikâyesi..
Onlarca şarkılık bir video klip düşünün, hem de hayata soundtrack olmuş büyülü The Beatles eserlerinden ibaret ve bütün bunların toplamından yepyeni bir hikaye sunan... Across The Universe yönetmen koltuğunda Julie Taymor oturduğu, başrollerinde ise Evan Rachel Wood, Jim Sturgess, Joe Anderson, Dana Fuchs ve Martin Luther'ın yer aldığı bir 60'lar masalı.
KONU
Jude yaşadığı Liverpool’dan ayrılıp babasını bulmak ve onunla bir kez konuşabilmek için Amerika’ya gider. Bu yolculuğu esnasında Max ve kız kardeşi Lucy ile tanışır. Hayatını Amerika’da şekillendirmeye başlayan Jude, Max’in Vietnam’a gitmesi ve Lucy’nin savaş karşıtı bir gruba katılmasıyla kendisini oldukça aktivist bir maratonun içinde bulacaktır. Artık hayat eskisi kadar kolay ve toz pembe değildir.
NEDEN İZLEMELİ?
- Beatles hayranı olanların, grubun şarkılarının bir filme nasıl aktarıldığını es geçmemeleri için
- Beatles’ın sevgi ve hoşgörü mesajını istismar etmeden seyirciye sunabildiği için.
- Saplantılı ama bir o kadar içten ve saf bir aşk hikayesinin yanında savaş karşıtı tavrı başarılı bir biçimde yansıtabildiği için.
- Kısa bir rolle de karşımıza çıksa U2’nun solisti Bono’yu görebilmek için.
- 1960’ların idealizmini ve mesajını bize hatırlattığı için.
FİLME DAİR AZ BİLİNEN GERÇEKLER
- Film Amerika’da John Lennon’un doğum günü olan 9 Ekim’de gösterime girdi.
- Jude rolü için ilk önce Jake Gyllenhaal düşünüldü ancak rolü kapan isim Jim Sturgess oldu.
- Yapım Ringo Starr, Yoko Ono, Paul McCartney ve Olivia Harrison'dan dahi büyük övgüler aldı.
- Salma Hayek filmde yer almayı bizzat kendisi isteyerek kadroya dahil olmuş.
- Paul McCartney ve Yoko Ono, filmin yapım süreci boyunca destek sağlamış ve yönetmen Julie Taymor ile sürekli irtibat hâlinde olmuşlar.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Nowhere Boy
- Almost Famous
- Tarnation
- This Is Spinal Tap
- Pink Floyd: The Wall
- The Boat That Rocked
8.03.2013
..: North by Northwest (1959) :..
Sinemanın dahisi Hitchcock'un elinden başyapıtlara bile ilham veren bir başyapıt...
Büyük usta Alfred Hitchcock’un 1959 yılında çektiği, senaryosunu da Ernest Lehman’ın yazdığı North by Northwest (Gizli Teşkilat) sonradan Arizona Dream’de de kullanılacak unutulmaz uçakla kovalama sahnesiyle hafızalara kazınan, başrollerinde Cary Grant ve Eva Marie Saint’in yer aldığı beş yıldızlı bir gerilim ve aksiyon silsilesi.
KONU
New York’ta yaşayan başarılı reklamcı Roger Thornhill kaçırılır. Ondan sahip olduğu gizli bilgileri söylemesi istenmektedir. Ancak ortada bir yanlış anlaşılma vardır. Sorgusu ölmek üzere bir uçurumun kenarına bırakılarak biten genç adam, buradan kurtulmayı başarır ve gerçeğin peşine düşer. Bu hamleyle kendini hem polisin hem de gizli teşkilatın da işin içine gireceği nefes kesen bir kovalamacanın içinde bulacaktır.
NEDEN İZLENMELİ?
- 2007 yılında Amerikan Film Enstitüsü’nün “Gelmiş Geçmiş En İyi Filmler” listesinde 55. sırada yer aldığı için.
- 1995 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından “Kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmesine karar verildiği için.
- Cary Grant’in müzayede salonu sahnesindeki eğlenceli diyalogları için.
- Sinema tarihine kazınan mısır tarlaları arasındaki uçakla kovalama sahnesi için.
- Bernard Hermann’a ait başarılı müzikleri ve muhteşem açılış jeneriği için.
- Cameo'ları ile meşhur Hitchcock’un kendini bu kez filmin hemen başında göstererek “Acaba nerede karşımıza çıkacak?” merakından seyirciyi kurtardığı film olduğu için.
FİLME DAİR AZ BİLİNEN GERÇEKLER
- Stüdyo kadın başrol oyuncusu olarak Sophia Loren’i istemiş, o da role sıcak bakmış ancak sözleşmeyle ilgili problemler nedeniyle teklifi geri çevirmek zorunda kalmış ve rol Eva Marie Saint’e verilmiş.
- Filmde Cary Grant’in annesini canlandıran Jessie Royce Landis, Cary Grant’ten sadece yedi yaş büyük.
- Cary Grant film boyunca ekranın hep sol tarafında görünüyor.
- North by Northwest, Alfred Hitchcock’un yapımcı firma MGM için yaptığı tek film.
- Filmin Rushmore Dağı Anıtı’nda geçen kısmı için gelebilecek zararlar çekincesiyle izin alınamayınca, bunun üzerine anıtın dev bir maketi inşa edilerek çekimler orada tamamlandı.
- Cary Grant’in canlandırdığı Roger O. Thornhill karakterinin ismindeki gizemli “O” harfi, Alfred Hitchcock’u Hollywood’a getiren ünlü yapımcı David O. Selznick’e bir gönderme.
- Hitchcock filmde Amerikalı bir gazetecinin anlattığı bir olaydan esinlenmiş. Gazetecinin anlattığına göre, İkinci Dünya Savaşı'nda İngilizler sadece isimden ibaret bir ajan uydurup Almanların onun peşine düşmesini sağlamış.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Charade
- Three Days of the Condor
- Frantic
- The Tourist
- The Fugitive
- The Third Man
1.03.2013
..: Garden State (2004) :..
Rahatsız komedi geleneğini seviyorsanız bir de bu formüle Natalie Portman'ı ekleyin. Sonuç; mükemmel.
Çaylak doktorların hayatını komik ve absürd bir dille anlatan Scrubs'la tanınan Zach Braff’in yazdığı, yönettiği ve başrolünü Natalie Portman ile paylaştığı Garden State, yeni dalga komedilerin en popüler örneklerinden. New Jersey’yi fon edinen film bir geri dönüş öyküsü. Hem de bazen ruhunuzu dinlendiren, bazense ruhunuzu tırmalayan cinsten...
KONU
Televizyon kariyerinde tutunmaya çalışan bir aktör olan Andrew Largeman, yıllar boyu psikiyatrist olan babasının baskısıyla yaşamıştır. Hatta babası tekerlekli sandalyeye mahkum olan annesinin durumuna bile onun sebep olduğu konusunda Andrew’u inandırmıştır. Bir gün annesinin ölüm haberini alan Andrew, tam dokuz yıl sonra eve geri döner. Annesinin cenazesinde eski arkadaşı Mark ile karşılaştığı gibi, kendisine oldukça değişmiş gelen kasabasına uyum sağlamaya çalıştığı sırada Sam ile de tanışır. Sam, Andrew’un yıllardır kendini kapattığı kutudan çıkmasını sağlayacak ve uzun zamandır görmezden geldiği gerçeklerle bir bir yüzleşmesini sağlayacaktır.
NEDEN İZLEMELİ?
- Braff'in rolü kabul edeceğini asla düşünmediği ve Sam rolü için ilk tercihi olan Natalie Portman’ın naif ve bir o kadar da gerçekçi oyunculuğunu görebilmek için.
- Sundance Film Festivali’nin resmi seçimi olduğu ve Independent Spirit ödüllerinde "en iyi uzun metrajlı film" ödülüne layık görüldüğü için.
- Zach Braff’in New Jersey’deki çocukluk yıllarından ve Scrubs ile ünlü olmadan önce Los Angeles’ta aktör olma yolundaki çabalalarından gerçek kesitler taşıdığı için.
- İlk uzun metrajlı filmi olmasına rağmen övgüyle karşılaşan Braff’in başarılı yönetmenliğini ve beyaz perdedeki performansını görebilmek için.
- Zach Braff’in kendi seçtiği müziklerden oluşan ve romantik filmlerdeki klişelerden oldukça uzakta durmayı başaran Grammy ödüllü soundtrack'i için.
FİLME DAİR AZ BİLİNEN GERÇEKLER
- Film boyunca sadece üç set kullanılmış, diğer tüm sahneler ise gerçek mekanlarda çekilmiş.
- Zach Braff filmin her sahnesinde bir karede de olsa görülüyor.
- Andrew'un mezar kazıcısı kankası Mark rolündeki Peter Sarsgaard film için gitar çalmayı öğrenmiş.
- Fimin son sahnesi New York’taki JFK Uluslararası Havaalanı'ndaki 4. Terminal’de çekilmiş. Prodüksiyon çekim alanını kullanıma kapatamadığı için, terminal çalışır durumdayken çekimler yapılmış. Sahne çekilirken Natalie Portman ve Zach Braff’in yanından geçen insanlar gerçek yolcularmış.
- Havuz sahnesi boyunca görülen sis gerçekmiş. Zach Braff ve Natalie Portman bunu “bulutların içinde film çekmek” olarak tanımlamış.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- The Last Kiss
- Elizabethtown
- In The Land Of Women
- Lonesome Jim
- Imaginary Heroes
- Eternal Sunshine of the Spotless Mind
22.02.2013
..: Identity (2003) :..
2003 yapımı Identity (Kimlik) psikolojik gerilim sevenler için bulunmaz bir nimet niteliğinde: Tek mekan, 10 kişi, bir katil...
Milan Kundera "İktidar sizi nereden yaralarsa orası kimliğiniz olur" der. Identity'nin kimliğe bakışı farklı bir yerden, sonu şaşırtmacalı... Başrollerde John Cusack, Ray Liotta, Amanda Peet, John Hawkes, Pruitt Taylor Vince; yönetmen, Amerikan bağımsız sinemasının dikkat çekici isimlerinden James Mangold.
KONU
Büyük bir kasırganın çıkması sonucu farklı dertlerden muzdarip ve daha önce birbirini görmemiş 10 kişi bir otele sığınır. Dış dünyayla tüm iletişimlerini kaybettikleri bu yerde seri cinayetlerin başlaması gerilimi doruğa çıkarır. Aralarından biri katildir ama hangisi?
NEDEN İZLENMELİ?
- Film boyunca usanmadan "Katil kim?" sorusunu sordururken bir an olsun düşmeyen temposu ve başarılı kurgusu için.
- Diyaloglarda karşımıza çıkan, polisiyenin kraliçesi Agatha Christie göndermeleri için.
- 2002'de Oscar kazanan Adaptation'da Charlie Kaufman'ın kardeşine bahsettiği fikre benzerliği için. (Adaptation filminde Kaufman kardeşine Identity'e benzer bir film senaryosundan bahsediyor.)
- Filmin açılışı ve birkaç yerinde de duyduğumuz Hughes Mearns’e ait “Merdivenden çıkarken / Orada olmayan bir adam gördüm / Bugün de orada değildi / Keşke, keşke gitseydi” dizelerine sahip ürkütücü şiirin sırrına vakıf olabilmek için.
- Filmin sonundaki sürprize şahitlik edebilmek için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Psycho
- Shutter Island
- Ten Little Indians
- Angel Heart
- Memento
- Never Talk to Strangers
15.02.2013
..: 12 Monkeys (1995) :..
"Zamanda yolculuk" denince aklınıza sadece Geleceğe Dönüş serisi geliyorsa, sizi bir de bu temaya ölümcül bir virüs ve insanlığı gelecekte bekleyen tehlikeleri de katan 12 Monkeys’i izlemeye davet edelim.
Yönetmen koltuğunda Monty Python'ın babası Terry Gilliam, başrollerde ise sadece bu usta isimle çalışabilmek için ücretlerini düşüren Bruce Willis, Brad Pitt ve Madeleine Stowe... Mitolojiden psikolojiye, kişinin geleceğe dair başkalarını uyarmasına ve doğruyu söylemesine rağmen kimseyi kendine inandıramaması durumu olarak geçen ve Terminator'dan Cassandra's Dream'e defalarca beyaz perdeye aktarılan Cassandra Kompleksi'nin belki de en etkili uyarlaması 12 Monkeys.
KONU
Sene 2035, nüfusun sadece yüzde biri hayatta ve kendilerini soylarını tüketen gizemli virüsten koruyabilmek için yeraltındalar. Virüsün yok etmek için tek bir çare (zaman yolculuğu) ve bir gönüllü (eski mahkum James Cole) var. Ancak Cole yanlışlıkla 1996 yerine 1990'a gönderilir ve kendini bir akıl hastanesinde bulursa neler olur? Dünya nasıl kurtulur?
NEDEN İZLEMELİ?
- Zaman yolculuğu anlatan birçok filme rağmen "zamanda kusursuz kurgu"yu yakaladığı için.
- Terry Gilliam’ın The Fisher King'in (Balıkçı Kral) oyuncu seçmelerinde tanıştığı ancak başrolü Jeff Bridges’e kaptıran Bruce Willis’in ironik bir biçimde bu kez onun rolünü elinden aldığı film olduğu için.
- Johnny Depp'in de adının geçtiği Jeffrey Goines rolü uğruna akıl hastanesinde zaman geçirdiği de söylenen Brad Pitt’in muhteşem oyunculuğuna tanık olmak için.
- Filme esin kaynağı olan 1962 yapımı siyah beyaz, tamamı fotoğraf görüntülerinden oluşan La jetée'ye saygı duruşu için.
- Vertigo'lu ve sarı peruklu Hitchcock göndermeleri için.
- Filmin sonunda çalan manidar “What a Wonderful World” (Ne mükemmel bir dünya) için.
-Stüdyolarla devamlı surette problemler yaşayan Terry Gilliam'ın yaşanacak her şeye bir şahit istemesi yüzünden The Hamster Factor adlı belgeseli doğurduğu için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Children of Men
- The Man Who Fell To Earth
- The Andromeda Strain
- Brazil
- Possible Worlds
- Contagion
- Blade Runner
8.02.2013
..: Before Sunrise (1995) :..
Gün doğmadan, bir efsane başlamadan... Aşk filmlerinin en samimisi Before Sunrise, Sevgililer Günü haftasındaki tavsiyemiz.
Her şey sıradan bir tren yolculuğuyla başladı... 1995 yılında çekilen ve başrollerinde kimyaları mükemmel derecede uyan Ethan Hawke ve Julie Delpy’nin yer aldığı Before Sunrise, filmin yönetmeni Richard Linklater’ın bir gece Philadelphia’da tanıştığı ve uzun süre yollarda yürüyerek sohbet ettiği Amy ile aralarında geçen diyaloglardan yola çıkarak hayat bulan bir film. Yani samimiyeti tesadüf değil!
Gösterime girdiği yıl büyük bir başarı yakalayan Before Sunrise, 2004'te Before Sunset ile kaldığımız yerden devam etmişti. Serinin üçüncü filmi Before Midnight ise geçtiğimiz günlerde Sundance Film Festivali’nde ilk kez seyircisiyle buluştu.
KONU
Fransız yüksek lisans öğrencisi Celine ile Amerikalı Jess, Budapeşte-Viyana trenindeyken, trendeki bir çiftin kavgası sayesinde tesadüfen tanışırlar. Jesse ertesi gün uçağa binecektir ve cebinde parası olmadığı için sabaha kadar Viyana caddelerinde dolaşması gerekmektedir. Trende tesadüfen tanıştığı ve kısa bir süre sohbet ettiği Celine’den oldukça etkilenmiştir ve ondan kendisine bu bir gün boyunca eşlik etmesini ister. Böylece ikisi birlikte Viyana’da trenden inip hayatlarını derinden etkileyecek bir 14 saat yaşayacaktır.
NEDEN İZLENMELİ?
- Hayatını en romantik anlarının sadece bir geceye sığabileceğini görmek için.
- İzlediğiniz ertesi günü trenle Avrupa seyahatine karar vermek için.
- Tamamen bambaşka kültür ve tecrübelere sahip olan Jesse ve Celine arasında geçen o muhteşem diyaloglar ve fondaki Viyana için.
- 90’lı yılarda genç olanları o günlere döndürebilecek kadar gerçekçi ve içten bir aşka tanık olmanızı sağladığı için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Before Sunset
- Lost in Translation
- Once
- Manhattan
- Like Crazy
1.02.2013
..: Pineapple Express (2008) :..
Türkçe'ye az yaklaşık olarak 'kankalık' diye çevirebileceğimiz bromance müessesinin 'aşırı doz' eğlence ve uyuşturucu ile süslenmiş versiyonu Pineapple Express bu haftaki tavsiyemiz.
Keyif verici madde denince aklanıza hemen uyuşturucular gelmesin, James Franco ve Seth Rogen'ın başrolünü paylaştığı 2008 yapımı Pineapple Express'i izlemek bile tek başına 'güzel bir kafa' sebebi...
KONU
Ot müptelası olan Dale Denton, sadece ot satın almak için yanına gittiği Saul Silver’dan başka hiç kimsede bulunmayan “Pineapple Express” adında son derece nadir bir ot satın alır. Ama eve dönerken tanık olduğu bir olay onu hem keyfinden edecek hem de aksiyon ve kahkaha dolu bir kovalamacanın içine düşürecektir.
NEDEN İZLEMELİ?
- Seth Rogen'ı kendisi için yazdığı Saul Silver karakterinden feragat ettirecek kadar komik bir portre çizen James Franco için.
- Düşük bütçesine rağmen dünya çapında 100 milyon dolar hasılat yapan ilk marihuana temalı komedi filmi olduğu için.
- Orijinal senaryoda yer almayan ancak James Franco'nun özel isteğiyle filme eklenen sevimli büyükanne karakteri için.
- Franco'nun kendini rolüne aşırı kaptırıp gerçekten ağaca çarptığı ve üç dikişle sonlanan Saul’un ağaçlara doğru koştuğu sahne için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Harold & Kumar Go to White Castle
- Your Highness
- The Big Lebowski
- Superbad
- How High
- Grandma’s Boy
25.01.2013
..: Strange Days (1995) :..
Eternal Sunshine of the Spotless Mind'dan önce Strange Days vardı: "Anılar unutulmak içindir"
2010 yılında Hurtlocker'la kendi gibi yönetmen eski eşi James Cameron'ı ve Avatar'ını hem En İyi Film hem En İyi Yönetmen kategorilerinde yenerek 6 Oscar'la eve dönen Kathryn Bigelow’un yönetmen koltuğunda oturduğu 1995 tarihli Strange Days (Tuhaf Günler) sürükleyici konusu ve siber punk havasıyla türünün sıra dışı bir örneği. Başrollerinde Ralph Fiennes, Angela Bassett, Juliette Lewis ve Tom Sizemore gibi başarılı isimlerin yer aldığı yapım zamanında kıymeti pek bilinmese de sonradan parlayan filmlerden...
KONU
1999 yılında, tam da yeni milenyuma geçiş arifesinde Los Angeles şehri artan suç oranından ötürü kontrolden çıkmış, polis ve askeri güçle çevrilmiş durumdadır. Zenginler tüm bu olanları umursamadan renkli hayatlarına devam ederken, şehrin sokakları onlarca çete tarafından darmadağın edillmektedir. Tüm bunların yanında yeni bir eğlence anlayışı ise gizliden gizliye yaygınlaşmaktadır. Eski bir polis olan Lenny Nero, SQUID (Superconducting Quantum Interference Device) yani bir nevi klip adı verilen bu mekanizma sayesinde insanlara başkalarının yaşadığı anıları satmaktadır. Eskilerin polisi, şimdilerin karaborsa simsarı olan kahramanımızın elinde bulunan esrarengiz bir klibi elde etmek isteyen iki Los Angeles polisiyle başı derttedir. Kısa bir süre sonra bu polislerin eski sevgilisi Faith’in de peşinde olduklarını öğrendiğinde ise, tam da yılbaşı kutlamaları yaklaşırken işler çok daha karışık bir hâle gelecektir.
NEDEN İZLEMELİ?
- Ralph Fiennes’i hiç olmadığı kadar “cool” bir rolde görebilmek için.
- Pek çok zıtlık içinde geçse de hakkıyla sistem eleştirisi yapabildiği için.
- Filmin post prodüksiyonunu bir sene uzatan SQUID yani klip denen kayıtlara verilen özeni görmek için.
- Juliette Lewis’in film boyunca bizzat söylediği şarkılardaki başarılı performansına tanık olmak için.
- Filme adını veren The Doors şarkısını bir kez daha duyabilmek için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Blade Runner
- Inception
- Matrix
- A Scanner Darkly
- Southland Tales
- Existenz
18.01.2013
..: Scarface (1983) :..
Bazı şarkıların coverları gibi, bazı remake filmler de nadiren orijinalinden daha iyidir. Scarface o nadir filmlerden...
Bugünlerde üçüncü kez çekilmesi düşünülen, 1932 tarihli aynı adlı kült filmin yeniden çevrimi Scarface'in (Yaralı Yüz) yönetmen koltuğunda Brian De Palma otururken filmin başrolünde ise bu rolüyle adeta efsaneleşen Al Pacino yer alıyor. İkilinin ilk ama son iş birliği olmayan filmin senarist koltuğunda ise Oliver Stone bulunuyor.
KONU
Fidel Castro, Küba’da devrim ruhunu benimsemeyen rejim muhaliflerine Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etme hakkı tanır. Göç eden yaklaşık 120 bin Kübalı arasında azılı suçlular ve akıl hastaları da bulunmaktadır. Bu azılı suçlulardan en tanınmışı olan Tony Montana ve onun yakın arkadaşı Manny Ribera Miami’ye göç eder. Tony Montana burada kendini ülkenin uyuşturucu babalarından biri olan Frank Lopez’in kanatları altında bulacaktır. Ama Montana’nın tek bir hedefi vardır: Geldiği yerden çok daha yükseklere ulaşabilmek.
NEDEN İZLEMELİ?
- Beyaz perdedeki mafya külliyatının en seçkin örneklerinden biri olduğu için.
- Brian De Palma’ya uğruna Flashdance filminin yönetmenliğini bıraktıran, Oliver Stone’un kokain bağımlılığıyla boğuşurken kaleme aldığı sağlam senaryosu için.
- Robert De Niro’nun geri çevirdiği ancak Al Pacino’nun şimdiye kadar oynadığı karakterler arasında en sevdiği karakter olarak gösterdiği, Oliver Stone’un en sevdiği futbolcu Joe Montana’dan esinlenerek adını koyduğu muhteşem Tony Montana’yı görmek için.
- Ve tabii ki suç ve mafya filmlerinin vazgeçilmezi "fuck" kelimesini tam 226 kez, yani dakikada ortalama 1.32 kez duymak için.
FİLME DAİR AZ BİLİNEN GERÇEKLER
- Film çekilirken asıl düşünce Chicago’da geçen eski Scarface filminin remake’ini yapmakmış ama bütçe kısııtlamaları nedeniyle bunu yapmak imkansız olmuş.
- Manny Ribera rolü için John Travolta düşünülmüş.
- Tony Montana’nın annesi rolünde oynayan Miriam Colon, Al Pacino’dan sadece dört yaş büyükmüş.
- Michelle Pfeiffer'ın canlandırdığı Elvira Hancock rolü için Sigourney Weaver düşünülmüş; hatta Geena Davis, Carrie Fisher, Kelly McGillis ve Sharon Stone ile de deneme çekimleri yapılmış.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Carlito’s Way
- Godfather
- Donnie Brasco
- Goodfellas
- Casino
- Blow
11.01.2013
..: Good Will Hunting (1997) :..
Matt Damon ve Ben Affleck’i sinema dünyasına kazandıran, kendi de iki Oscar kazanan Good Will Hunting bu haftaki tavsiyemiz.
15. yaşını kutlayan ve doğum günü şerefine özel Blu-ray edisyonuyla bir kez daha izleyicisiyle buluşan Good Will Hunting'in (Can Dostum) başrollerinde Matt Damon, Robin Williams ve Mini Driver yer alıyor. Senaryosunu Matt Damon ile Ben Affleck’in yazdığı filmin yönetmen koltuğunda da Gus Van Sant'in oturduğu yapım En İyi Senaryo dalında Damon ve Affleck’e Oscar ödülü getirdiği gibi, Robin Williams’a da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ı getirmişti.
KONU
Will Hunting oldukça yüksek bir IQ’ya sahip olduğu hâlde MIT’de hademe olarak çalışan bir gençtir. Tesadüf sonucu bir profesör, onun başka problemleri de kolaylıkla çözebildiğini görecektir. Will, bir kavga yüzünden hapis cezasına çarptırılınca, ona yardım edebilecek tek kişi yine bu profesör olacaktır. Serbest kalabilmesi için tek şart ise, Will’in bir terapist gözetiminde olması ve içinde biriktirdiği bu öfkeyi dindirmeyi başarabilmesidir.
NEDEN İZLEMELİ?
- Daha sonraları oyunculuğun yanında senaristliğe ve yönetmenliğe de soyunacak olan Ben Affleck ve Bourne serisiyle çok daha büyük bir üne kavuşacak olan Matt Damon’ın şöhrete kavuşmadan önceki performanslarını görmek için.
- Eşsiz replikleriyle unutulmayacak bir role imza atan ve Oscar'a layık görülen Robin Williams’ın başarılı oyunculuğu için.
- Michael Winterbottom'ın elinden filmin yönetmenliği kapan Gus Van Sant'in ustalık dönemine şahit olmak için.
- Yaşamın anlamını ve içinde barındırdığı iyilikleri, matematik, dostluk ve aşk çerçevesinde başarılı bir biçimde anlatabildiği için.
- Hayatın zorla dayattıklarından sıyrılıp istediğiniz gibi yaşamayı tavsiye ettiği için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Dead Poet’s Society
- A Beautiful Mind
- Proof
- Dark Matter
- Reign Over Me
3.01.2013
..: High Fidelity (2000) :..
Bol müzikli, bol listeli ve ilişkiler üzerine ders kitabı niteliğinde bir başyapıt...
Yönetmenliğini Stephen Frears’ın üstlendiği 2000 yapımı High Fidelity, başrollerinde John Cusack, Jack Black, Tim Robbins ve Catherine Zeta-Jones gibi oyuncuların yer aldığı, abartıdan ve Hollywood'un yutturmaca aşk kalıplarından uzak ilişkileri anlatan, tam erkeklere göre bir komedi drama, hatta daha da fazlası. Tek kabahati ise tahammülfersa Yüksek Sadakat grubuna ismini vermesi...
KONU
Bir plak dükkanında çalışan Rob, kız arkadaşı Laura’nın onu terk etmesinden sonra geçmişini ve şimdiye kadar yaşadığı tüm ilişkileri düşünmeye başlar. “Sorun acaba kimde?” sorusunu kendine sormasıyla birlikte eski ayrılıklarına doğru bir maceraya atılır. Eski sevgililerini tekrar görüp bir nevi günah çıkarmaya çalışması aslında kendi içsel dünyasına yolculuğunun bir başlangıcıdır. Zamanında yaptığı hataları hatırlamak, yaşadığı ilişkilerin onun bugünkü karakterini şekillendirdiğini anlamasını sağlayacaktır.
NEDEN İZLENMELİ?
- Bir müzikal olmamasına rağmen müzikal filmlerden bile güçlü ve kaliteli şarkılarını keşfedip arşivinize katmak için.
- Küçük bir rolde ve 30 saniyeliğine de olsa Bruce Springsteen’i görebilmek için.
- Erkek ırkını anlamak isteyen kadınların, kendini sorgulayan erkeklerin ve "nerede hata yaptım?" sorusundan vazgeçemeyenlerin deva bulması için.
- Beyaz perdenin ünlü kardeşleri John Cusack ve Joan Cusack’in aynı filmde izlemek için.
- Ve tabii ki bir zamanlar sizin de sevdiğiniz kıza özel 'karışık kaset' hazırladığınızı hatırlamanız için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- 500 Days of Summer
- Garden State
- Almost Famous
- Annie Hall
- About a Boy
- Reality Bites
Yönetmenliğini Stephen Frears’ın üstlendiği 2000 yapımı High Fidelity, başrollerinde John Cusack, Jack Black, Tim Robbins ve Catherine Zeta-Jones gibi oyuncuların yer aldığı, abartıdan ve Hollywood'un yutturmaca aşk kalıplarından uzak ilişkileri anlatan, tam erkeklere göre bir komedi drama, hatta daha da fazlası. Tek kabahati ise tahammülfersa Yüksek Sadakat grubuna ismini vermesi...
KONU
Bir plak dükkanında çalışan Rob, kız arkadaşı Laura’nın onu terk etmesinden sonra geçmişini ve şimdiye kadar yaşadığı tüm ilişkileri düşünmeye başlar. “Sorun acaba kimde?” sorusunu kendine sormasıyla birlikte eski ayrılıklarına doğru bir maceraya atılır. Eski sevgililerini tekrar görüp bir nevi günah çıkarmaya çalışması aslında kendi içsel dünyasına yolculuğunun bir başlangıcıdır. Zamanında yaptığı hataları hatırlamak, yaşadığı ilişkilerin onun bugünkü karakterini şekillendirdiğini anlamasını sağlayacaktır.
NEDEN İZLENMELİ?
- Bir müzikal olmamasına rağmen müzikal filmlerden bile güçlü ve kaliteli şarkılarını keşfedip arşivinize katmak için.
- Küçük bir rolde ve 30 saniyeliğine de olsa Bruce Springsteen’i görebilmek için.
- Erkek ırkını anlamak isteyen kadınların, kendini sorgulayan erkeklerin ve "nerede hata yaptım?" sorusundan vazgeçemeyenlerin deva bulması için.
- Beyaz perdenin ünlü kardeşleri John Cusack ve Joan Cusack’in aynı filmde izlemek için.
- Ve tabii ki bir zamanlar sizin de sevdiğiniz kıza özel 'karışık kaset' hazırladığınızı hatırlamanız için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- 500 Days of Summer
- Garden State
- Almost Famous
- Annie Hall
- About a Boy
- Reality Bites
26.12.2012
..: Home Alone (1990) :..
Senaryosunu John Hughes’un yazdığı ve yönetmen koltuğunda Chris Colombus’un oturduğu Home Alone / Evde Tek Başına, onradan devam filmleri de çekilen, 90’lı yılların unutulmaz komedilerinden biri olduğu kadar o zamanın çocuk oyuncusu Macaulay Culkin’in büyük bir üne kavuşmasına da neden olan oldukça eğlenceli ve bir o kadar da keyifli bir yılbaşı filmi.
KONUSU
Tüm ailesi Fransa’ya tatile giderken, her nasılsa o hengame içerisinde Kevin’i evde tek başına unuturlar. Evde bir başına kaldığını fark eden Kevin’i ise mahalleye dadanan hırsızlar Harry ve Marv ile amansız bir mücadele beklemektedir. Bu iki kafadar hırsız ise Kevin’in oturduğu evi soymanın hiç de kolay lokma olmadığını çok acı deneyimler yaşayarak öğreneceklerdir.
NEDEN İZLEMELİSİNİZ?
- John Williams’a ait oldukça başarılı soundtrack albümü için.
- Yüzlerce çocukla görüşülmesine rağmen, yönetmen Chris Columbus’a göre Kevin rolü için en uygun kişinin en başından beri neden Macaulay Culkin olduğuna tanık olmak için.
- Joe Pesci’nin canlandırdığı Harry Lime karakteri’nin adı Orson Welles’in “The Third Man” filminde canlandırdığı karakterin adından esinlenilmiş.
AYRICA:
- Frank Amca rolü Kelsey Grammer için yazılmış.
- 1977 yılında ölen Elvis Presley'nin filmde rol aldığına dair bir efsane var. Pek çok insan Elvis'in hâlâ hayatta olduğuna inanmakla birlikte, filmde Bayan MacCallister'ın bilet görevlisine bağırdığı esnada arka planda ayakta dururken görülen sakallı kişinin Elvis olduğu söyleniyor.
- Robert De Niro Harry rolünü geri çevirmiş.
- Harry'nin Kevin'in parmağını ısırdığı sahnede Joe Pesci Macaulay Culkin'in parmağını gerçekten ısırmış ve parmağında bir yara izi bırakmış.
- Daniel Stern yüzüne gerçek bir tarantula konulmasını kabul etmiş ve o sahneyi örümceğin korkmaması için sessiz olarak çekmek zorunda kalmış. Daha sonradan bu çığlık sahnesine dublaj yapılmış.
- Filmin afişi ve DVD kapağında yer alan Culkin’in elleri yüzündeyken çığlık atar şekilde verdiği poz Edvard Munch’ün ünlü tablosu “Çığlık”tan esinlenilerek yapılmış.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Unaccompanied Minors
- Don’t Tell Mom the Babysitter’s Dead
- Snow Day
- Problem Child
- Richie Rich
21.12.2012
..: Groundhog Day (1993) :..
Yönetmen Ramis ile başroldeki Murray'yi "Felsefe mi komedi mi daha ağırlıkta olacak?" sorusuyla birbirine düşüren ve hayatlarının geri kalanında küsmelerine neden olan Groundhog Day sırf bu sebep için bile en izlemeye değer komedilerden biri.
1993’te Harold Ramis tarafından yönetilen ve başta başroller için Tom Hanks ve Tori Amos düşünülse de, neyse ki yeterince efendi olmadığı için Bill Murray ile o günlerin yıldız, bugünlerin unutulmaya yüz tutmuş aktrisi Andie MacDowell’ın seçildiği Groundhog Day, bir adamın aynı günü tekrar tekrar yaşaması esnasında başından geçen olayları anlatan sıradışı bir romantik komedi. Hollywood'un klişelerinden uzakta ve zekice bir kült...
KONU
Kendine has bir şöhreti olan hava durumu sunucusu Phil Connors, kamera ışıklarından kurtulduğu an kendini beğenmiş ve kibirli kişiliğine geri dönen biridir. Bu huysuz adam hiç de sevmediği kırsal yaşamın hüküm sürdüğü Pennsylvania’nın kasabalarından birine Groundhog Day (Dağ Sıçanı günü) için gönderilir. Phil bu kasabadan ve kasabada yaşayan mütevazi insanlardan tabii ki hiç haz etmese de işi gereği bir gün de olsa onlara katlanmak zorundadır. Fakat ansızın çıkan bir kar fırtınası tüm yolları kapatınca Phil bu hiç sevmediği kasabada talihsiz kaderiyle başbaşa kalacaktır. Ertesi gün uyandığında ise onu çok daha büyük bir sürpriz beklemektedir: Zaman döngüsüne yakalanmıştır ve bitmesi için yanıp tutuştuğu o günü tekrar tekrar yaşamak zorundadır.
NEDEN İZLEMELİ?
- 2000 yılında, Amerikan Film Akademisi'nin gelmiş geçmiş en komik filmler listesinde 34. sırada yer aldığı için.
- Çekimler esnasında iki kez dağ sıçanı tarafından ısırılan Murray’nin zirvedeki performansına şapka çıkartmak için.
- BAFTA’da en iyi orijinal senaryo ödülünü alan dahice yazılmış senaryosu için.
- Bill Murray ve Andie MacDowell'ın ışık-renk uyumununu en uygun şekilde sağlamak amacıyla tam 25 kez çekilen 'uyanma sahnesi' için.
- Bill Murray'i festival yetkililerinden birini canlandıran kardeşi Brian Doyle-Murray ile aynı filmde görebilmek için.
- Phil’i her sabah 06:00’da uyandıran Sonny ve Cher’in “I Got You Babe”i için.
- 'Zaman döngüsü' konusuyla The X-Files'tan Supernatural'a, Looper'dan Source Code'a birçok popüler kültür ürününe ilham verdiği için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- 50 First Dates
- Pleasantville
- Source Code
- Buffy the Vampire Slayer ("Life Serial")
- The X-Files ("Monday")
14.12.2012
..: Heat (1995) :..
Aksiyon sinemasının başyapıtlarından Heat, Al Pacino ve Robert De Niro'yu aynı karede görebileceğiniz nadir filmlerden de biri...
Michael Mann’in 1995 yılında çektiği Heat, gerek oyuncu kadrosu gerekse bir an bile dinmeyen temposuyla baş döndürücü olduğu kadar sunduğu aksiyonla da oldukça tatmin edici. Adeta bir satranç maçını andıran zekice hamlelerle bezeli filmi izlerken deyim yerindeyse mest olacaksınız.
KONU
Üstün zekâsını ve içgüdülerini ustaca kullanarak her defasında işlediği suçlardan başarılı bir şekilde sıyrılmayı başaran Neil McCauley profesyonel bir hırsızdır. En az onun kadar yetenekli hırsızlardan oluşturduğu çetesiyle birlikte zor işlere bulaşıp her birinin altından ustaca ve minimuma yakın hasarla kalkarlar. Ancak hırslı ve takıntılı bir dedektif onları yakalayabilmek için amansız bir mücadele vermektedir. Dedektif Hana, şimdiye kadar başarılı olamadıysa da, McCauley’i yakalamakta oldukça kararlıdır.
NEDEN İZLEMELİ?
- Al Pacino ve Robert De Niro ikilisinin beraber yer aldığı -De Niro’nun da isteğiyle- daha doğal görünmesi için provasız çekilen unutulmaz sahne için.
- Natalie Portman’ın çocukluğuna tanık olmak için.
- Hollywood yapımı olmasına rağmen Hollywood klişelerinden uzakta olduğu için.
- Moby, Passengers, Brian Eno, William Orbit ve Eric Clapton'la bezeli soundtrack'i için.
- Aksiyonu, temposu ve defalarca izleseniz de bıkmayacağınız çatışma sahneleri için
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- The Departed
- Inside Man
- Donnie Brasco
- The Score
- The Town
7.12.2012
..: Barbarella (1968) :..
Evrenin çıplak silahı Barbarella, Alis Harikalar Diyarında ile Oz Büyücüsü’nün uzayda ve gelecekte geçen muzır bir adaptasyonu.
Jean Claude Forest’ın 60’lı yılların cinsel devriminden faydalanarak ve Brigitte Bardot’u resmederek yarattığı, 1962-1964 yılları arasında yayınlanan Fransız bir çizgi romanın başkarakteri olan Barbarella, 1968 yılında “Ve Tanrı Kadını Yarattı”nın da yönetmeni olan ve bu türe pek merakı olmayan Roger Vadim tarafından beyaz perdeye taşındı. İtalya’da çekilen film, o zamanlar savaş karşıtları tarafından da fazlasıyla destek buldu. Başrolde Bardot yerine önce Sophia Loren, o reddedince Jane Fonda neden tercih edildi bilinmez ama bu karar onun kült statüsüne erişmesine asla engel olmadı.
KONU
Barbarella çok çok uzak bir gelecekte, 40000'li yıllarda, uzayda yolculuk yaparken ve sıfır yer çekiminde seksi çalımlarla salınırken, Dünya gezegeninin uzaydaki temsilcisi olarak onu zor bir görev beklemektedir: Yeni icadı ile evrendeki barışı tehdit eden Durand Durand adındaki çılgın dahiyi bulmak ve onu dişi bir Bond edasıyla etkisiz hale getirmek.
NEDEN İZLEMELİ?
- Erotik, fantastik, kitsch ve bir o kadar da komik bir bilim kurgu macerasına tanık olmak için.
- Fonda’nın yerçekimsiz ortamda yaptığı striptiz şovunu görebilmek için.
- Bir döneme damgasını vurmuş ve 80’lerin kült grubu olan Duran Duran’ın kurucularına isim konusunda ilham verdiği için.
- Drive filmiyle adından söz ettiren yönetmen Nicolas Winding Refn tarafından dizisinin çekilmesi planlandığı için.
- Muzır mizahının altında savaş, silahlanma ve modernizme yaptığı başarılı eleştirileri görebilmek için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- The Fifth Element
- Lara Croft: Tomb Raider
- Charlie’s Angels
- Tank Girl
- Barb Wire
30.11.2012
..: The Crow (1994) :..
“Binalar yanar, insanlar ölür, ama gerçek aşklar asla ölmez.”
James O’Barr, tüm zamanların en çok satılan bağımsız siyah beyaz çizgi romanı The Crow’u hayata geçirirken, trajik bir trafik kazasında sarhoş sürücü kurbanı olan nişanlısı Bethany’den ve o sıralarda Detroit’te bir çiftin 20 dolarlık nişan yüzükleri için öldürülmesinden esinlenmişti. Hatta hikayesinde kullandığı karakterleri kendi hayatından seçmiş, gerçek kişileri karakterleri ile özdeşleştirmişti. Geçirdiği sıkıntılı dönemde kendisini işine veren O’Barr, oldukça uzun bir süre içerisinde The Crow’u tamamlamıştı. Çizgi romanın başarısının ardından 1994 yılında film hâline getirilen hikayenin yönetmen koltuğunda Alex Proyas, başrolünde ise çekimlerin bitmesine günler kala yanlış doldurulmuş bir silah yüzünden film setinde trajik bir biçimde ölen Brandon Lee yer alıyor. Brandon Lee’nin istemeden de olsa ölümüne neden olan Michael Masse, olaydan öylesine etkilenmiştir ki bir yıl oyunculuğa ara vermiştir ve filmi hiç izlememiştir.
KONUSU
Müzisyen olan Eric Draven ve nişanlısı Shelly, evlenecekleri günden tam bir gece önce Top Dollar adında birinin başlarında bulunduğu bir serseri çetesi tarafından saldırıya uğrar ve katledilirler. Olaydan tam bir yıl sonra Eric’in mezarını bir karga ziyaret edecek ve tüm bu yaşananların intikamını almak için ölümden geri dönen Eric Draven’ın adeta bir simgesi olacaktır...
NEDEN İZLEMELİSİNİZ?
- Dark City’nin ünlü yönetmeni Alex Proyas’ın ilk uzun metraj filmini görebilmek için.
- Sonuna kadar 90’lı yılları özleten kült filmlerden biri olduğu için
- Eric Draven karakterinin mi Brandon Lee’yi yoksa Brandon Lee’nin mi Eric Draven’ı unutulmaz yaptığına karar verebilmek için.
- Cure, Rage Against the Machine, Pantera gibi kült grupların da şarkılarının yer aldığı muhteşem soundtrack albümü için.
- Cameron Diaz senaryoyu beğenmediği için kendisine teklif edilen Shelly rolünü oynamayı kabul etmeyip de neler kaçırdığına tanık olmak için.
- Pek çok listede gelmiş geçmiş en iyi çizgi roman uyarlaması olarak gösterildiği için.
- Her izlediğinizde size yine aynı hisleri yaşattıracak ender filmlerden biri olduğu için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- The Invisible
- Sin City
- V For Vendetta
- Kill Bill
- Old Boy
- Watchmen
- The Count of Monte Cristo
23.11.2012
..: Wild Things (1998) :..
Mısırlarınızı patlatın ya da cipslerinizi hazırlayın, bu haftaki önerimiz tamamen 'suçlu zevk'lerinize hitap ediyor.
1998 yılında çekilen ve yönetmenliğini John McNaughton’ın yaptığı Wild Things (Vahşi Şeyler) kesinlikle bir Pazar öğleden sonrası filmi. Senaryosu sık sık şaşırtarak kafa karıştırsa da Neve Campbell ve Denise Richards'ın en güzel dönemlerine ait sahneler kafanızdaki yorgunluğu silecek türden. Filmin başrollerinde, aynı zamanda filmin yapımcısı da olan Kevin Bacon ile Matt Dillon ve yan rollerden birinde Bill Murray yer alıyor.
KONU
Bir lisede danışman öğretmen olan Sam Lombardo, iki kız öğrencisi olan Suzie Toller ve Kelly Van Ryan tarafından kendilerine tecavüz ettiği iddiasıyla suçlanır ve kendisini savunması için avukat Bowden’ı tutar. Ancak mahkemede suçlamalarda bulunan bu iki kız öğrencinin yalan söylediği ortaya çıkar ve Sam Lombardo aklanır. Kendisine yapılan suçlamalar karşısında mağdur duruma düştüğü gerekçesiyle, zengin bir aileden gelen Kelly’den yüklü bir para da alır. Artık zengin bir adam olan Lombardo’nun gerçekten de masum olduğuna bir türlü inanmak istemeyen dedektif Duquette olayın peşini bırakmaz ve gerçekleri ortaya çıkarmak için elinden geleni yapar. İşte bu noktadan sonra işler bambaşka bir yöne ilerler ve hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkar.
NEDEN İZLEMELİ?
- Denise Richards'ın sinema tarihine geçen ve defalarca başka film ve dizilerde de defalarca gönderme yapılan araba yıkama sahnesi için
- "Bitmeyen entrika zinciri" ile sevgilinizin de dikkatini çekeceği ve onunla birlikte izleyeceğiniz akıcı bir senaryoya sahip olduğu için
- Denise Richards, Matt Dillon ve Neve Campbell’ın bir zamanlar üzerinde oldukça konuşulan ve gerginliklerini atabilmek için çekim öncesi tekila içip sarhoş oldukları o ünlü 'grup seks' sahnesini görmek için
- Sürpriz üstüne sürpriz yaşanan sonunu görebilmek için
- Sam Lombardo rolü için ilk önce Robert Downey Jr. seçilmesine rağmen kabul etmemesi sonucu bu role seçilen Matt Dillon’ın “şanslı” performansı için.
- Filmde yaklaşık 20 dakika görünmesine rağmen başarılı oyunculuğuyla hatırlanan efsanevi komedyen Bill Murray’i görebilmek için
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Body Heat
- Dangerous Liaisons
- Poison Ivy
- Cruel Intentions
- Basic Instinct
16.11.2012
..: After Hours (1985) :..
Bir gecede değişir her şey... "Bir erkek bir kadının peşine düşerse başına en kötü ne gelebilir?"in cevabı, Scorsesi imzalı After Hours...
Daha çok suç ve mafya filmleriyle bilinen ünlü yönetmen Martin Scorsese’nin 85 yılında çektiği senaryosu Joseph Minion’a ait olan After Hours, monoton hayata sahip bir adamın tesadüfen tanıştığı kadın yüzünden tek gecede yaşadığı değişimi ve Kafka ile Bunuel arasında gidip gelen garip yolculuğunu konu alan; içinde resimden heykele, müzikten edebiyata, punktan caza kadar pek çok sanat dalı ve akımınının da yer aldığı eşsiz bir kara komedi. Bu yapım aynı zamanda stüdyoların "uğursuz" gördüğü ayın 13'ü cuma günü yayınlanan tek Martin Scorsese filmi...
KONU
Tüm günü bilgisayar başında geçen bir ofis çalışanı olan Paul, bir akşam bir kafede Henry Miller’ın “Yengeç Dönencesi” adlı kitabını okurken, Marcy adında bir kadınla tanışır ve Paul’ün okuduğu roman üzerine bir sohbete girişirler. Marcy, romandan bir alıntı yapar ve “Bu bir kitap değil, uzun tutulmuş bir hakaret. Sanatın yüzüne ağız dolusu tükürük” der. İşte Miller’ın kaleminden çıkan ve Rosanna Arquette’in ağzından dökülen bu diyalog, “After Hours / Geç Saatler”in asıl meselesinin de startını verir.
Sıradan yaşamını bir kenara atma ve tanıştığı bu kadınla birlikte olma hayaliyle kendisine çok yabancı bir ortam olan New York Soho’ya adım atan Paul’ün, bu sanat ortamı içerisinde başına gece boyunca türlü türlü bela gelecek, linç edilmenin ucundan dönecek ve sabahın ilk ışıklarıyla da kendini yine o nefret ettiği iş yerinin kapısının önünde bulacaktır. Yaşadığı bu kabus gibi gece, en nihayetinde sanat ve onun algılanış şekilleri üzerine bir tartışmayı da hedef alır niteliktedir.
NEDEN İZLEMELİSİNİZ?
- Paul'ün Berlin Kulüp'teki fedai ile yaptığı Franz Kafka'nın "Before The Law" undan alıntı diyalogları için
- Kara komedinin en başarılı örneklerinden biri olduğu için.
- Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ödülüyle döndüğü için.
- Scorsese’nin hem bir anlatım ustası hem de biçimci bir yönetmen olarak tüm maharetlerini sergilediğini görmek için.
- Martin Scorsese’yi dans pistine ışık tutan adam rolünde izleyebilmek için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- Midnight in Paris
- Blue Velvet
- One Night at McCool's
- Just One Night
- Cul-de-sac
7.11.2012
..: Chinatown (1974) :..
Çin Mahallesi'nde Polanski rehberliğinde gerilim ve karanlık dolu bir tura ne dersiniz?
Orijinal senaryosu 180 sayfa olduğu söylenen ve Roman Polanski’nin en iyi filmlerinden biri olan Chinatown, başrollerinde Jack Nicholson ve Faye Dunaway’in yer aldığı, birçok eleştirmenin ve neredeyse tüm film sitelerinin en iyi filmler listesinde üst sıralarda yer alan, insanları beklemedikleri türde bir sonla şaşırtan, ne zaman izlenirse izlensin aynı şekilde tat verebilmeyi başaran başyapıtlardan...
Robert Towne'ın senaryoyu baştan beri Jack Nicholson'ın oynayacağını düşünerek ve bir üçleme fikriyle yazdığı film, Faye Dunaway ve Roman Polanski arasında saç yolmayla biten bir gerilime ev sahipliği yapması kadar Polanski ve Towne'nın kavgalarıyla da meşhur.
KONU
Ida Sessions, Jake Gittes’in dedektiflik bürosuna giderek kendisini sular idaresi başmühendisi olan Hollis Mulwray’in eşi Evelyn olarak tanıtır ve eşinin kendisini aldattığından şüphelendiğini söyleyerek Gittes’ten onu takip etmesini ister. İşi kabul eden Gittes, Mulwray’in bir kadınla birlikte olduğunu kısa sürede kanıtlar. Ancak sonrasında olayların sadece bu aldatma mevzusundan ibaret olmadığı anlaşılacak ve Gittes kendini bir anda çok daha karışık olayların içinde bulacaktır.
NEDEN İZLEMELİSİNİZ?
- Filmin yönetmenliğini yapan Roman Polanski’yi küçük bir rolde de olsa görebilmek için.
- Sinema tarihinin en akılda kalıcı ve tahminlerden uzak sonlarından birini görmek için.
- Roman Polanski’nin Amerika’da çektiği son filmi olduğu için.
- 2007’de Amerikan Film Enstitüsü tarafından Gelmiş Geçmiş En İyi Filmler arasında 21'inci sırada, Entertaintment Weekly'nin gelmiş geçmiş en iyi filmler listesinde de 4'üncü sırada kendine yer bulduğu için.
- Jack Nicholson’ın kendisine teklif edilen tüm dedektiflik rollerini reddedip oynadığı tek dedektif rolü olan Jake Gittes’i izleyebilmek için.
- Aynı sene Oscar ödüllerinde The Godfather 2 ile yarışıp ona rağmen En İyi Senaryo Oscar'ını kapabildiği için.
- Ünlü yönetmen John Huston’un kötü adam rolünü eşsiz bir şekilde canlandırdığına tanık olmak için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- L.A. Confidental
- Mystic River
- Touch Of Evil
- The Black Dahlia
- Double Indemnity
2.11.2012
..: Mean Machine (2001) :..
Futbol hiçbir zaman sadece futbol değildir. O heyecan ve rekabet hapishane duvarlarıyla sınırlansa bile...
Yönetmenliğini Robert Aldrich’in yaptığı ve başrolünde Burt Reynolds’un oynadığı 1974 yapımı The Longest Yard’ın 2000'lere uyarlanmış İngiliz versiyonu Mean Machine, futbol ile mizahı başarılı bir biçimde harmanlayan, yönetmen koltuğunda Barry Skolnick, yapımcıları arasında Guy Ritchie’nin bulunduğu, başrollerinde ise Wimbledon FC, Leeds United, Sheffield United, Queens Park Rangers ve Chelsea takımlarında forma giymiş Vinnie Jones ile önceleri sahte mallar satarak hayatını sürdüren, daha sonra ise modellik yapmaya başlamasının ardından medyada kendine bir yer edinmeyi başaran Jason Statham’ın oynadığı, futbolu sevmeyenlerin bile keyifle izleyebileceği türden bir film.
KONU
İngiltere futbol takımı kaptanı olan Danny Meehan, üç yıl hapis cezasına çarptırılır. Hapishanede her şeyden uzak kalmaya çalışsa da olaylar pek umduğu gibi gelişmez. Kendini mahkumlar takımının koçu olarak bulan Danny'yi şimdi çok daha büyük bir macera beklemektedir.
NEDEN İZLEMELİ?
- Snatch ve Lock, Stock and Two Smoking Barrels kadrosunu tekrardan bir arada görebilmek için.
- Dünyanın en matrak futbol spikerlerini görmek ve literatüre kattıkları yeni terimleri öğrenebilmek için.
- Robbie Williams'lı, Marilyn Manson'lı ve Tin Tin Out'lu eşsiz soundtrack’i için.
- Futbolu daha da sevmek için.
- Sonrasında bir aksiyon yıldızına dönüşen Jason Statham’ın dövüştüğü ilk filmi olduğu için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
- The Longest Yard (1974)
- The Longest Yard (2005)
- Remember the Titans
- Green Street Hooligans
- Bend it Like Beckham
- Any Given Sunday
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)