17.02.2009

..: The Shining (1980) :..


Redrum! Redrum! Redrum!


Bir Stanley Kubrick hayranımısınız? Çocukluğunuz Stephen King romanları okuyarak mı geçti? Oldum olası gerilim filmlerini severim diyenlerdenmisiniz? Jack Nicholson deyince yüzünüzü kocaman bir joker gülümsemesi mi kaplıyor? O zaman hala "The Shining"'i izlemediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz...



Amatör bir yazar olan Jack Torrance (Jack Nicholson) roman yazmak için sakin bir ortama ihtiyaç duyduğundan,karısı Wendy (Shelley Duvall) ve oğlu Danny (Danny Lloyd) ile birlikte Colorado dağlarındaki Overlook Oteli'nin kış bekçiliğini üstlenir.

Günler başlarda oldukça sıradan geçer. Ancak kar fırtınası aileyi dış dünyadan koparmaya başladığında işler yavaş yavaş değişmeye başlar.Telepatik güçlere sahip olan Danny, otelin "perili" olduğunu hissetmeye, babasının da hem kişisel problemleri hem de otelin kötü güçlerinin etkisiyle deliliğe doğru sürüklendiğini farketmeye başlar. Jack artık öyle bir noktaya gelmiştir ki oğlunu ve karısını öldürmeye bile teşebbüs edecektir.

Film aslında pek çok şekilde fikir yürütmenize olanak sağlayacak bir yapıya sahip. En yaygın görüşe göre, yıllardır bir çok olayın yaşandığı Overlook Oteli'nin sakinleri, ruhları buraya hapsedilmiş hayaletlerdi. "Parıldama" yeteneğine sahip olan yani geçmişi görebilen ve geleceği sezebilen birisi burada öldüğünde ve aralarına katıldığında, çok büyük bir güç kazanacaklardı. Danny bu yeteneğe fazlasıyla sahip bir çocuktu. Ruhlar da Jack'i oğlunu öldürmesi için kışkırtıyorlardı. Bu noktadan baktığımızda, otelde kötü birşeyler olduğunu sezen ve otele gelen "parıldama" yeteneğine sahip aşçı Dick Hallorann'ın (Scatman Crothers) öldüğü sahneden sonra oteldeki hayaletlerin hiçbir güce sahip olmayan Wendy'e bile görünebilecek kadar güçlenmeleri daha da bir anlam kazanıyor. Filmin sonunda ise 1921 yılına ait bir fotoğrafta Jack'i de görüyoruz. Bu da bize Jack'in de otelin hayaletleri arasına katıldığını gösteriyor.

Filmle ilgili başka bir görüş ise, filmde yeralan hayalet hikayelerinin, aslında kişilerinin kendi iç dünyalarındaki iniş çıkışları ifade ettiği yönündeydi. Danny babasının ne kadar dengesiz bir adam olduğunun farkındaydı. Babasından o kadar çok korkuyordu ki kendisine ve annesine zarar vereceğini düşünüyor ve psikolojisi daha da bozuluyordu. Jack ise yeteneksizliğinin acısını karısından ve çocuğundan çıkarmayacaktı da ne yapacaktı? Bir çok bakımdan sıradan bir kadın olan Wendy ona kendi yetersizliğini her an hatırlatıyor, aslında kendine duyduğu öfke yön değiştirerek ailesine şiddet göstermesiyle son buluyordu.

Filmi izleyenler her iki yorumun da doğru tarafları olduğunu farkedeceklerdir. Ama şüphesiz ki Stanley Kubrick'in filmi sanki bir rüyaymış gibi inşa ettiğini de göreceklerdir.

Titizliği ile ün salmış olan Stanley Kubrick The Shining'de de oldukça titiz ve uzun bir çalışma yürütmüş. Meslek hayatının en başarılı performanslarından birini sergileyen Jack Nicholson ise Kubrick'i şöyle anlatmış; " O, titiz sözcüğüne yeni bir anlam veriyor. Bir sahneyi elli kez çekebilir ama siz tümünde de iyi olmak zorundasınızdır. Bir yere girip kahvaltı ısmarlamanın, ya da bir dolabın içinde korkudan ölmenin yüzlerce yolu vardır. Stanley'nin yaklaşımı ise şudur: Acaba bunu daha önce yapılmadığı kadar iyi olarak nasıl yapabiliriz? Bu müthiş bir meydan okuma!"

İlginç Notlar:

Romanda, otel odasının numarası 217 ama çekildiği otelinin yöneticilerinin filmi izleyen hiçkimsenin bu odada kalmak istemeyeceği korkusuyla 237 olarak değiştiriliyor.

Jack Torrance'ın karısını oynayan Shelley Duvall zaman zaman sette sinir krizinin eşiğini gelir. Kubrick'in set ekibine talimatı ise şöyledir, "Sakın Shelley'a acımayın" Oyuncu, bu filmden sonra tam 15 sene setlere uğramaz.

Kubrick'in ünlü tekrarları bu filmde de devam ediyor. En basit sahneyi bile -Jack Nicholson yürür, 50 tekrar- defalarca tekrar ettiren Kubrick 7 dakikalık bir sahneyi tam 148 kez tekrar ettirir.

Wendy Torrance, kocasının romanının nüshalarına baktığında hep aynı cümleyi yazdığını farkeder. Eline alıp etrafa saçtığı kağıtlardaki "Hep çalışıp hiç oynamamak Jack'i sıkıcı bir çocuk haline getiriyor" yazısını tek tek daktiloda yazdırtan Kubrick, işi daha da ileri götürüp farklı ülkeler için kendi dillerinde de nüshalar yaptırtır.

Filmin vakti zamanında türkçe dublajlı dvd'sinin çık(a)mama nedeni, tüm dünyada filmleri için yapılan dublajları tek tek dinleyip onay veren Stanley Kubrick'in, türkçe dublajında Danny'yi seslendiren çocukların sesini bir türlü beğenmemesiydi.

Favorite Quote :
Jack Torrance: Wendy? Darling? Light, of my life. I'm not gonna hurt ya. You didn't let me finish my sentence. I said, I'm not gonna hurt ya. I'm just going to bash your brains in.

Hiç yorum yok: