Some stories are real...
Kariyerinin başlangıcından beri Disney Stüdyoları'nın bünyesinde düşlerini filmlere dönüştüren M.Night Shyamalan, yedinci masalı "Sudaki Kız"ı, Disney'in Buena Vista kolunun başkanı ve yakın arkadaşı Nina Jacobson'a beğendiremeyince, (Jacobson okuduğu senaryoya güvenememiş ve şirket olarak bu projenin kendilerini ikna etmediğini söyleyerek yollarını ayırmıştı) şirketle tüm bağlarını kopararak Warner Bros'la anlaştı ve filmini yeni stüdyosunun kanatları altında tamamladı. Aslında geceleri uyumadan önce kızlarına doğaçlama anlattığı çeşitli öykülerden esinlenerek ortaya çıkan film, çıkış noktası itibariyle yapımcıları şaşırtıp korkutmuş olabilir ama Paul Giamatti, Jeffrey Wright ve Bryce Dallas Howard gibi oyuncularla, Christopher Doyle gibi özellikle Uzak Doğu sinemasının önemli filmlerinde çalışmış bir görüntü yönetmeninin varlığının filme yönelik beklentileri yükselten unsurlar olduğunu söyleyebiliriz.
"Altıncı His" ten bu yana "sert" görüntülere başvurmadan, bir "şüphe ustası" olarak seyirciye en temel korkuları hissettirerek kendisine ait bir tarz oluşturan yönetmen, korkuyu "bilinmeyen" olarak tanımlıyor: "Bilmediğimiz şeylerden korkarız ve bu duygu sayesinde binlerce yıldır kendimizi koruyarak bugünlere gelebildik. Bildiğimiz şeylerin bize yabancı hale gelmesi korkutur. Mesela yatak odanıza girip pencerenin kırık olduğunu veya ahizenin yerde olduğunu görmek sizi şüpheye düşürür ve korkutur. İşte anahtar bu: bilinen şeyi yabancı hale getirmek. Bunu yapmak için de duvarda kan lekeleri göstermeye veya diğer alışıldık korku klişeleri kullanmaya gerek yoktur. Çocukken alışverişten döndüğümüzde evimizin kapısını açık görünce çok korkmuş ve içeri girmek istememiştim. Şüphe korkuyu da beraberinde getirir."
Shyamalan filmlerinin, seyirciyi korkutup irkiltmenin yanında bazı teme felsefe sorunlarıyla da zihinleri meşgul ettiği bir gerçek. İnanç, hayatın anlamı, ölüm ve sonrası, temel korkularımız, kendimizi tanımak ve hayata neden geldiğimizi çözmek gibi belli başlı kavramlar etrafında olay örgüsünü kuran, özellikle sona sakladığı sürprizlerle kendine özgü bir tarzı olan Shyamalan, bu kez de ürkütücü bir mitoloji yaratarak, her bireyin "olaylar zincirinde bir halka" oluşturduğu mesajını vermek istediğini belirtiyor.
U şeklindeki "Cove" adlı büyük apartmanın yöneticiliğini üstlenmiş, içine kapalı, etrafındakilere göre "kafasının üzerinde hep bir uğursuzluk bulutuyla dolaşan" Cleveland Heep (Paul Giamatti), hayattan umudunu kesmiş biridir, aslında bir doktordur. Ama kendini Philadelphia'nın bir banliyösündeki bu binaya adeta mahkum etmiştir. Bir gece, apartman havuzuna girilmesi yasak olan bir saatte, havuzda yüzmekte olan esrarengiz bir kızla karşılaşır. "Mavi Dünya"lı bu kız aslında bir tür su perisidir ve dünyasına geri dönmesi için yardıma ihtiyacı vardır. Çünkü kendi dünyasının korkunç yaratıkları peşindedir ve insanların yardımı olmaksızın bunu başarması mümkün değildir.
Heep, apartman sakinlerinin de desteğiyle Story'e (Bryce Dallas Howard) yardımcı olur. Ama Mavi Dünya'nın kötücül yaratıklarıyla bu dünyanın insanları arasında ürkütücü bir mücadele başlamıştır artık: "Stunt" adlı yaratıklar ölümcül "Kii" zehirini taşımakta ve Story'nin peşinde büyük bir tehlike oluşturmaktadırlar. Çimenlerin arasında kolayca kamufle olan bu yaratıkların oluşturdukları kendi eko sistemleri sadece masallara inanmayı devam ettiren, bir anlamda içlerindeki saf ve meraklı çocuğu hala yaşatan kişilerce fark edilebilmektedir. "Stunt"ların çekindikleri bir başka mavi dünya yaratığıysa "Tartunic"lerdir, bunlar daha doğdukları anda annelerini öldüren acımasız yaratıklardır. Story'i Mavi Dünya'ya alıp götürecek yaratık ise 12 metreye varan kanat uzunluğuyla haşmetli ve görkemli bir kuştur.
Shyamalan, Cleveland Heep rolünü daha yazarken "Sideways", "American Splendor" ve "Cinderella Man"deki oyunculuğundan çok etkilendiği ve artık yan rollerden ziyade bir başrolü başarıyla götüreceğine inandığı Paul Giamatti'yi düşünmüş.
Cleveland, hikaye ilerledikçe yaşadığı trajedi gereği hayata küsmüş biriyken, Story'nin varlığıyla adeta hayata geri döner: artık bu güçlü ve çekici kadına bir tür babalık yapacak ve yardımcı olrak hayatına anlam katmaya çalışacaktır.
Filmin en tartışmalı karakterlerinden biri Farber (Bob Balaban) : sinema ve kitap eleştirmeni, hiçbir şeyden mutlu olmayan, aksi ve huysuz bir adam. Farber dostane olmadığı gibi özel hayatını da herkesten saklayan biri. Kimse gelsin istemiyor ve evine de kimseyi davet etmiyor. Cleveland Story için ondan yardım istediğinde hem onun alaylarına maruz kalıyor hem de inançsızlığı ve kinciliği ile karşılaşıyor.
Bulmaca meraklısı fedakar baba Dury rolünde ise Jeffrey Wright karşımıza çıkıyor. Filmde Farber'ın aksine Cleveland'a inanıyor ve Story'e yardım etmek için elinden ne gelirse yapıyor.
Shyamalan 1992'de çektiği ilk uzun metrajı "Praying with Anger"da başrolü üstlenmiş ve daha sonra çektiği filmlerde küçük rollerde tıpkı Hitchcock gibi azıcık görünmeyi tercih etmişti. "Sudaki Kız"daysa apartman sakinlerinden biri olan, kitabını bitirmeye çalışan yazar adayı Vick'i oynuyor. Story'nin yeteneklerinden birisi insanların geleceğini okuyabilmektir ve Vick'in yazacağı kitabın ileride önemli sonuçlara yol açacağını söyler;bu da Vick'in kendi hayatını anlamlandırmasına yardımcı olur.
Apartman sakinlerinin arasındaki en ilginç görünümlülerden biriyse "Six Feet Under" izleyicilerinin hatırlayacağı Freddy Rodriguez. Canlandırdığı Reggie, kendi üzerinde vücut geliştirme deneyleri yapan ve bu yüzden vücudunun sağ tarafı sol tarafından çok daha irileşmiş, aslında arkadaş canlısı ama pek anlaşılamayan biri olduğundan yalnız biri...
Yaşadığımız şu sıradan hayatı, bize sunduğu gerçeklik içerisindeki dramatik yapıyı bir kenara bırakıp, o hayatın içindeki insanları, fantastik bir su perisi ve hikayesiyle biraraya getirmeyi de ancak Shyamalan bu şekilde başarabilirdi. Her ne kadar hakkında olumsuz eleştiriler yazılmış, çoğumuzun beklentilerini karşılayamamış olsa da "Altıncı His"ten itibaren her Shyamalan filmi, yapımcısını son derece iyi gişe rakamlarıyla memnun etmiş, dokuz yaşından beri kendine ait bir hayal dünyasında yaşayan bu yetenekli yönetmenin sevenleri onu gişede hiç de yalnız bırakmamıştır.
"Altıncı His" ten bu yana "sert" görüntülere başvurmadan, bir "şüphe ustası" olarak seyirciye en temel korkuları hissettirerek kendisine ait bir tarz oluşturan yönetmen, korkuyu "bilinmeyen" olarak tanımlıyor: "Bilmediğimiz şeylerden korkarız ve bu duygu sayesinde binlerce yıldır kendimizi koruyarak bugünlere gelebildik. Bildiğimiz şeylerin bize yabancı hale gelmesi korkutur. Mesela yatak odanıza girip pencerenin kırık olduğunu veya ahizenin yerde olduğunu görmek sizi şüpheye düşürür ve korkutur. İşte anahtar bu: bilinen şeyi yabancı hale getirmek. Bunu yapmak için de duvarda kan lekeleri göstermeye veya diğer alışıldık korku klişeleri kullanmaya gerek yoktur. Çocukken alışverişten döndüğümüzde evimizin kapısını açık görünce çok korkmuş ve içeri girmek istememiştim. Şüphe korkuyu da beraberinde getirir."
Shyamalan filmlerinin, seyirciyi korkutup irkiltmenin yanında bazı teme felsefe sorunlarıyla da zihinleri meşgul ettiği bir gerçek. İnanç, hayatın anlamı, ölüm ve sonrası, temel korkularımız, kendimizi tanımak ve hayata neden geldiğimizi çözmek gibi belli başlı kavramlar etrafında olay örgüsünü kuran, özellikle sona sakladığı sürprizlerle kendine özgü bir tarzı olan Shyamalan, bu kez de ürkütücü bir mitoloji yaratarak, her bireyin "olaylar zincirinde bir halka" oluşturduğu mesajını vermek istediğini belirtiyor.
U şeklindeki "Cove" adlı büyük apartmanın yöneticiliğini üstlenmiş, içine kapalı, etrafındakilere göre "kafasının üzerinde hep bir uğursuzluk bulutuyla dolaşan" Cleveland Heep (Paul Giamatti), hayattan umudunu kesmiş biridir, aslında bir doktordur. Ama kendini Philadelphia'nın bir banliyösündeki bu binaya adeta mahkum etmiştir. Bir gece, apartman havuzuna girilmesi yasak olan bir saatte, havuzda yüzmekte olan esrarengiz bir kızla karşılaşır. "Mavi Dünya"lı bu kız aslında bir tür su perisidir ve dünyasına geri dönmesi için yardıma ihtiyacı vardır. Çünkü kendi dünyasının korkunç yaratıkları peşindedir ve insanların yardımı olmaksızın bunu başarması mümkün değildir.
Heep, apartman sakinlerinin de desteğiyle Story'e (Bryce Dallas Howard) yardımcı olur. Ama Mavi Dünya'nın kötücül yaratıklarıyla bu dünyanın insanları arasında ürkütücü bir mücadele başlamıştır artık: "Stunt" adlı yaratıklar ölümcül "Kii" zehirini taşımakta ve Story'nin peşinde büyük bir tehlike oluşturmaktadırlar. Çimenlerin arasında kolayca kamufle olan bu yaratıkların oluşturdukları kendi eko sistemleri sadece masallara inanmayı devam ettiren, bir anlamda içlerindeki saf ve meraklı çocuğu hala yaşatan kişilerce fark edilebilmektedir. "Stunt"ların çekindikleri bir başka mavi dünya yaratığıysa "Tartunic"lerdir, bunlar daha doğdukları anda annelerini öldüren acımasız yaratıklardır. Story'i Mavi Dünya'ya alıp götürecek yaratık ise 12 metreye varan kanat uzunluğuyla haşmetli ve görkemli bir kuştur.
Shyamalan, Cleveland Heep rolünü daha yazarken "Sideways", "American Splendor" ve "Cinderella Man"deki oyunculuğundan çok etkilendiği ve artık yan rollerden ziyade bir başrolü başarıyla götüreceğine inandığı Paul Giamatti'yi düşünmüş.
Cleveland, hikaye ilerledikçe yaşadığı trajedi gereği hayata küsmüş biriyken, Story'nin varlığıyla adeta hayata geri döner: artık bu güçlü ve çekici kadına bir tür babalık yapacak ve yardımcı olrak hayatına anlam katmaya çalışacaktır.
Filmin en tartışmalı karakterlerinden biri Farber (Bob Balaban) : sinema ve kitap eleştirmeni, hiçbir şeyden mutlu olmayan, aksi ve huysuz bir adam. Farber dostane olmadığı gibi özel hayatını da herkesten saklayan biri. Kimse gelsin istemiyor ve evine de kimseyi davet etmiyor. Cleveland Story için ondan yardım istediğinde hem onun alaylarına maruz kalıyor hem de inançsızlığı ve kinciliği ile karşılaşıyor.
Bulmaca meraklısı fedakar baba Dury rolünde ise Jeffrey Wright karşımıza çıkıyor. Filmde Farber'ın aksine Cleveland'a inanıyor ve Story'e yardım etmek için elinden ne gelirse yapıyor.
Shyamalan 1992'de çektiği ilk uzun metrajı "Praying with Anger"da başrolü üstlenmiş ve daha sonra çektiği filmlerde küçük rollerde tıpkı Hitchcock gibi azıcık görünmeyi tercih etmişti. "Sudaki Kız"daysa apartman sakinlerinden biri olan, kitabını bitirmeye çalışan yazar adayı Vick'i oynuyor. Story'nin yeteneklerinden birisi insanların geleceğini okuyabilmektir ve Vick'in yazacağı kitabın ileride önemli sonuçlara yol açacağını söyler;bu da Vick'in kendi hayatını anlamlandırmasına yardımcı olur.
Apartman sakinlerinin arasındaki en ilginç görünümlülerden biriyse "Six Feet Under" izleyicilerinin hatırlayacağı Freddy Rodriguez. Canlandırdığı Reggie, kendi üzerinde vücut geliştirme deneyleri yapan ve bu yüzden vücudunun sağ tarafı sol tarafından çok daha irileşmiş, aslında arkadaş canlısı ama pek anlaşılamayan biri olduğundan yalnız biri...
Yaşadığımız şu sıradan hayatı, bize sunduğu gerçeklik içerisindeki dramatik yapıyı bir kenara bırakıp, o hayatın içindeki insanları, fantastik bir su perisi ve hikayesiyle biraraya getirmeyi de ancak Shyamalan bu şekilde başarabilirdi. Her ne kadar hakkında olumsuz eleştiriler yazılmış, çoğumuzun beklentilerini karşılayamamış olsa da "Altıncı His"ten itibaren her Shyamalan filmi, yapımcısını son derece iyi gişe rakamlarıyla memnun etmiş, dokuz yaşından beri kendine ait bir hayal dünyasında yaşayan bu yetenekli yönetmenin sevenleri onu gişede hiç de yalnız bırakmamıştır.
Life is our long journey. Some stories are real. And reality is merely an illusion (Albert Einstein).
YanıtlaSil